Sabah otelde alacağımız açık büfe kahvaltının ardından, tarih ve doğanın iç içe geçtiği unutulmaz bir gün için yola koyuluyoruz. İlk durağımız, Mezopotamya’nın en etkileyici antik yerleşimlerinden biri olan Dara Antik Kenti.
Dara’ya ulaştığımızda, adeta tarihin taşlara kazındığını hissedeceksiniz. Rehberimiz, antik kentin su sarnıçları, nekropol alanları ve geçmişteki stratejik önemine dair büyüleyici hikayeler anlatırken kendinizi binlerce yıl öncesine yapılmış bir yolculukta bulacaksınız. Geniş kaya mezarları, su yolları ve antik yapılar arasında gezerken bu eşsiz kenti adım adım keşfediyoruz. Fotoğraf makinelerinizi hazırlayın; Dara’nın tarihi güzellikleri her açıdan büyüleyici.
Antik kentten ayrıldıktan sonra doğanın huzur veren güzelliğine yol alıyoruz: Beyaz Su. Şırıl şırıl akan suların, etrafını saran yemyeşil doğanın ve kuş seslerinin arasında burada kısa bir mola veriyoruz. Ayaklarımızı buz gibi sulara sokarak yorgunluklarımızdan arınıyor, bu saklı cennetin tadını çıkarıyoruz. Doğanın kollarında geçirdiğimiz huzurlu dakikaların ardından sıradaki durağımız olan Midyat’a doğru yola çıkıyoruz.
Midyat’a vardığımızda, yöresel lezzetlerin tadına varacağımız öğle yemeği için kısa bir mola veriyoruz. Yöre mutfağının özel tatlarıyla yapılan yemekler, Mezopotamya’nın bereketli topraklarından gelen bir hediyeymiş gibi sofralarımızı süslüyor. Yemek sonrası, Midyat’ın taş işçiliği ve kültürel zenginliklerle dolu sokaklarında keşfe çıkıyoruz.
İlk durağımız, tatlı severler için bir cennet olan Şekerciler. Burada, kök boyalarla renklendirilen ve Mardin’e özgü bir lezzet olan Mardin badem şekerinin büyüleyici çeşitlerini keşfediyoruz. Çıtır kabuğu ve lezzetli iç dolgusu ile bu şekerler, hem tatlı krizlerini gidermek hem de sevdiklerinize tatlı bir hediye olarak götürmek için mükemmel bir seçenek. Bu eşsiz lezzeti denedikten sonra, bir sonraki durağımıza geçiyoruz.
Şarap Evi, Midyat’ın yöresel şaraplarının öykülerini dinleyip geleneksel üretim süreçlerini öğrenebileceğiniz keyifli bir durak. Ardından, telkâri işçiliğinin zarafetini sergileyen Telkâri Çarşısı’na uğruyoruz. Gümüşün ilmek ilmek işlendiği, sanat ve el emeği harikası takılar arasında dolaşırken gözleriniz bu zanaatin eşsiz inceliklerine takılacak.
Gezimizin son durağı, ekranlarda sıkça gördüğümüz ve “Sıla Konağı” olarak da bilinen Midyat Konuk Evi. Bu taş konak, yalnızca mimarisiyle değil, aynı zamanda sunduğu Mezopotamya manzarasıyla da büyüleyici. Konağın avlusunda yürürken kendinizi bir dizi sahnesindeymiş gibi hissedeceksiniz. Burada, hem konağın geçmişine dair ilginç hikayeler dinliyor hem de eşsiz manzaraları fotoğraflıyoruz.
Midyat’taki gezimizin ardından, tarihin derin izlerini taşıyan Hasankeyf’e doğru yola çıkıyoruz. Dicle Nehri’nin kenarında yer alan bu eşsiz antik kentte, geçmişin ve doğanın büyüleyici uyumuna tanık olacaksınız. Hasankeyf’te, nehrin ve antik kalıntıların sunduğu manzarayı izlerken rehberimizden bu bölgenin tarihi ve kültürel önemi hakkında bilgiler alıyoruz. Buradaki serbest zamanda, hem benzersiz manzaraları fotoğraflıyor hem de bu tarihi kentte gezinmenin keyfini çıkarıyoruz.
Hasankeyf’ten ayrıldıktan sonra, rotamızı Batman’a çeviriyoruz. Batman’a ulaştıktan sonra, konaklayacağımız otelimize yerleşiyoruz. Akşam yemeğimizi, yöresel lezzetlerin sunulduğu zengin bir menüyle otelimizde alıyoruz. Yemeğin ardından, rehberimiz eşliğinde dileyen misafirlerimizle kısa bir Batman gezisi yapıyoruz. Şehirdeki tarihi ve kültürel yerleri keşfederken, Batman’ın atmosferini yakından hissetme fırsatı buluyoruz. Gezi sonrası, acentamızın ayarladığı cafede, Güneydoğu’ya özgü eğlenceli bir akşam keyfi başlıyor. Müzik, dans ve yöresel atmosferle dolu bu eğlencede, bölgenin kültürel dokusunu daha da derinden hissedecek, unutulmaz bir gece yaşayacaksınız.
Sabah Kahvaltısı: Tur Ücretine Dâhil Olarak Otelimizde Alınacaktır.
Öğle Yemeği: Ekstra Menü Fiyatları Geçerlidir.
Akşam Yemeği: Tur Ücretine Dâhil Olup Otelimizde Alınacaktır.
Konaklama: Batman Otel 4*
Güzergâh: Günlük Yolculuk Yaklaşık 380 km